EN BÜYÜK PAYLAŞIM MERKEZİ

Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

Dünya'da En büyük forum sitesi olmaya laik bir site


2 posters

    İbretli Hadiseler

    scout*
    scout*
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 113
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 27
    Nerden : Ankara

    İbretli Hadiseler Empty İbretli Hadiseler

    Mesaj tarafından scout* Cuma Mayıs 21, 2010 4:51 pm

    Misafir Rızkı İle Gelir....
    --------------------------------------------------------------------------------

    Misafirperver bir sahabi vardı. Hanımı ise her gün kocasının yanında birkaç misafirle gelmesine tahammül edemez ve kocasına:
    -Sen her gün birkaç misafirle geliyorsun, gelen misafirler, çocuklarımızın rızıklarını yiyorlar, der.
    Kocası, aldırış etmez eve gelirken her gün yanında birkaç misafir getirmekte devam eder. Kadın sahabi dayanamayıp, gider durumu Resûlullah'a (s.a.v.):

    -Ya Resûlallah! Kocam her akşam eve birkaç misafir getiriyor, böylece de kocamın kazandıkları hep misafirlere gidiyor. Bir gün hastalanıverse, açlıktan ölmekten korkarım, der..
    Peygamber Efendimiz (s.a.v.) kadının kocasını, huzuruna çağırtır, durumu birde ondan dinler. Sahabi:
    -Ben misafirsiz edemem! Soframda misafir olması, bana neş'e ve bereket veriyor, der.
    Bu sefer Peygamberimiz (s.a.v.) kadına, bundan sonra fazla değil, bir misafire razı olup olmadığını sordu. Kadın buna da razı olmayarak:
    -Ben çocuklarımın rızkını başkalarının yemesine rıza gösteremem, der.
    Adam hiç olmazsa bir misafirde ısrar edince; kadın boşanmaktansa, bir misafire razı olur. Fakat o akşam üzeri beyinin, yine eve iki misafirle geldiğini gördü. Kadın sinirlenmişti, içi rahat değildi. Yemek hazırlamak için mutfağa girdi, üç kişilik yemek hazırlayıp tepsiyi kocasına verdi. Biraz sonra da, misafirlerden birinin çıkıp gittiğini gördü. Hazırlanan yemeklerden biri yenmemişti.
    Kadın kocasına:
    -Misafirin biri niçin yemek yemeden çıkıp gitti? diye sorar.
    Adam, ikinci misafirin farkında değildir:
    -Sen hangi misafirden bahsediyorsun. Ben bir misafirle geldim, o da içerde işte, diye cevap verdi.
    Kadın çok iyi görmüştü. Misafirin birisi yemek yemeden çıkmıştı.
    Bu münakaşanın içinden çıkamayacaklarını anlayan karı-koca, hemen Efendimiz Hazretlerine müracaata gittiler ve durumu anlattılar...
    Onları dinleyen Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:
    -Evet! Eve iki misafir gelmişti. Fakat bunlardan birisi hakiki insan değil, insan sûretine giren rızıktı. Allah (c.c.) hanımını akıllandırmak için rızkı insan kılığına sokmuştu. Hanımın ise, yine misafirler için bir miktar rızkı gözden çıkarıp hazırladı, ama o rızık, eksilmedi.

    Şunu iyi bilesiniz ki, her misafir kendi rızkı ile gelir. Ve kimse, kimsenin rızkını yiyemez, eksiltemez... Hatta misafir, bir evin bereketini artırır ve o evin rızkında artma olur, buyurdular. Tabiî ki kadın, bu hadiseden sonra itiraz edecek durumda değildi
    scout*
    scout*
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 113
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 27
    Nerden : Ankara

    İbretli Hadiseler Empty Halil İbrahim Bereketi

    Mesaj tarafından scout* Cuma Mayıs 21, 2010 4:51 pm

    Büyük din ve bilim adamlarından Ulu Arif Çelebi anlatıyor :

    Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış….
    Büyüğü Halil.
    Küçüğü ise İbrâhim…

    Halil, evli çocuklu.
    İbrahim ise bekârmış…
    Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin.
    Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş..
    Bununla geçinip giderlermiş.

    Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
    İkiye ayırmışlar.
    İş kalmış taşımaya.
    Halil, bir teklif yapmış :

    - İbrahim kardeşim ; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.

    - Peki abi demiş İbrahim…

    Ve Halil gitmiş çuval getirmeye….
    O gidince, düşünmüş İbrahim:

    - Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine

    Böyle demiş ve,
    Kendi payından bir miktar atmış onunkine.

    Az sonra Halil çıkagelmiş.

    - Haydi İbrahim…! Demiş, önce sen doldur da taşı ambara.

    - Peki abi…!

    İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.

    O gidince, Halil’i düşünür bu defa:
    Der ki:

    - Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.

    Ama kardeşim bekâr.
    O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
    Böyle düşünerek,
    Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.
    Velhasıl , biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
    Bu, böyle sürüp gider.
    Ama birbirlerinden habersizdirler.
    Nihayet akşam olur.
    Karanlık basar.
    Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
    Hatta azalmıyor bile.

    Hak teala bu hali çok beğenir.
    Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki .
    Günlerce taşır iki kardeş , bitiremezler.
    Şaşarlar bu işe…
    Aksine çoğalır buğdayları.
    Dolar taşar ambarları.
    Bugün “Bereket” denilince, bu kardeşler akla gelir.
    Bu bereketin adı : Halil İbrahim bereketidir…

    _________________
    Biri Ecdadima Küfrettimi boğarim.
    Boğamasamda yanımdan kovarım..
    Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum..
    Kesilir ama çekmeye gelmez boynum..
    Mehmed Akif Ersoy
    scout*
    scout*
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 113
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 27
    Nerden : Ankara

    İbretli Hadiseler Empty Erkek ile kadın arasında sevap müşterektir.

    Mesaj tarafından scout* Cuma Mayıs 21, 2010 4:52 pm

    Eshab'ın büyüklerinden kadın sahibi Hz. Esma (r.a.) Peygamberizimiz'in huzuruna çıkarak şunları söyledi.

    -Ya Resûlallah! anam babam sana feda olsun. Ben müslüman kadınlarını temsilen huzurunuza geldim.


    Hak Teâla sizi erkek ve kadınlara peygamber olarak göndermiştir. Biz artık sizin yolunuzdayız, size inandık, iman ettik... Biz evimizin dört duvarı arasındayız, dışarı çok az çıkabiliyoruz. Erkekler ise Cuma namazı, cenaze namazı, bayram namazı kılarlar. En büyük ibadet olan cihat ederler. Biz ise bunlardan mahrumuz. Biz hep evde çocuklarımızla meşgul olur, kocalarımızın elbiselerini dikeriz, yemek yapar, evin temizliği ile uğraşır onların rahat etmesi için elimizden geleni yapmaya çalışırız. Kocalarımızın yaptığı ibadetten bize de bir hisse var mı? Yoksa biz onların kazandıkları sevaptan mahrum mu oluyoruz? dedi.

    Efendimiz memnun olmuşlardı... Orada bulunan eshab'a dönerek:

    -Siz bu zamana kadar din hususunda bir kadının böyle konuştuğunu duydunuz mu? diye sordular...

    Eshab:

    -Ya Resûlallah, bizim aklımızdan bile geçmiyordu ki bir kadın gelsin de böyle güzel şeylerden sual etsin, dediler.

    Efendimiz (s.a.s) Hazreti Esma (r.a.)'ya dönerek:

    -Ey Esma! Eğer bir kadın kocasını razı ederek onun gönlünü hoş tutar, kadınlık vazifelerini yerine getirirse, işte o kadın kocasının her kazandığı sevaba ortak, buyurdular.

    O büyüklerin her hali bizlere bir ikaz mahiyetini taşır. Ne mutlu o kadına ki, kocasını razı etmiş ve onun yaptığı sevaplara ortak olma bahtiyarlığına erişmiş..
    scout*
    scout*
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 113
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 27
    Nerden : Ankara

    İbretli Hadiseler Empty SULTAN MURAD HAN ve Garip Adam

    Mesaj tarafından scout* Cuma Mayıs 21, 2010 4:52 pm

    Sultan Murad Han o gün bir hoştur. Telaşeli görünür. Sanki bir şeyler
    söylemek ister. Sonra vazgeçer.

    Neşeli deseniz değil, üzüntülü deseniz hiç değil.

    Veziriazam Siyavuş Paşa sorar:

    -Hayrola efendim, canınızı sıkan bir şey mi var?

    - Akşam garip bir rüya gördüm.

    - Hayırdır inşallah?...

    - Hayır mı şer mi öğreneceğiz.

    - Nasıl yani?

    - Hazırlan, dışarı çıkıyoruz.

    Ve iki molla kılığında çıkarlar yola. Görünen o ki, padişah hâlâ gördüğü
    rüyanın tesirindedir ve gideceği yeri çok iyi bilir. Seri, kararlı
    adımlarla Beyazıt'a çıkar, döner Vefa' ya, Zeyrek'ten aşağılara sallanır.
    Unkapanı civarında soluklanır. Etrafına daha bir dikkatle bakınır. İşte tam
    o sırada yerde yatan bir ceset görürler. Çevredekilere sorarlar;

    - "Kimdir bu?" Ahali:

    - "Aman hocam hiç bulaşma" derler. "Ayyaşın mey huşun biri işte!..."

    - Nerden biliyorsunuz?

    - Müsaade et de bilelim yani. Kırk yıllık komşumuz.

    Bir başkası tafsilata girer;

    - "Biliyor musunuz" der. "Aslında iyi sanatkardır. Azaplar Çarşısı'nda
    çalışır. Nalının hasını yapar... Ancak kazandıklarını içkiye, fuhuşa nerde
    namlı kadın varsa ona harcar. Hem şişe şişe şarap taşır evine, hem de mimli
    kadın varsa takar peşine..."

    Hele yaşlının biri çok öfkelidir.

    - "İsterseniz komşulara sorun" der. "Sorun bakalım onu bir cemaatte gören
    olmuş mu?...

    Hasılı, mahalleli döner ardını gider. Bizim tebdili kıyafet mollalar
    kalırlar mı ortada!... Tam vezir de toparlanıyordur ki padişah yolunu
    keser:

    - Nereye?

    - Bilmem, bu adamdan uzak durmayı yeğlersiniz sanırım.

    - Millet bu, çeker gider. Kimseye bir şey diyemem... Ama biz gidemeyiz,
    şöyle veya böyle tebamizdir. Defnini tamamlasak gerek.

    - İyi ya, saraydan birkaç hoca yollar kurtuluruz vebalden.

    - Olmaz, rüyadaki hikmeti çözemedik daha.

    Peki ne yapmamı emir buyurursunuz?

    - Mollalığa devam... Naaşı kaldırmalıyız en azından.

    - Aman efendim, nasıl kaldırırız?

    - Basbayağı kaldırırız işte.

    - Yapmayın etmeyin sultanım, bunun yıkanması paklanması var. Tekfini,
    telkini...

    - Merak etme ben beceririm. Ama önce bir gasil hane bulmalıyız.

    - Şurada bir mahalle mescidi var ama...

    - Olmaz, vefat eden sen olsaydın nereden kalkmak isterdin?

    - Ne bileyim, Ayasofya 'dan Süleymaniye 'den, en azından Fatih Camii'nden..

    - Ayasofya ile Süleymaniye'de devlet erkanı çoktur. Tanınmak istemem. Ama
    Fatih Camii'ni iyi dedin. Hadi yüklenelim...

    Ve gelirler camiye. Vezir sağa sola koşturur, kefen tabut bulur. Padişah
    bakir kazanları vurur ocağa... Usulü erkanınca bir güzel yıkarlar ki naaş
    ayan beyan güzelleşir sanki. Bir nurdur aydınlanır alnında. Yüzü sâkilere
    benzemez. Hem manâlı bir tebessüm okunur dudaklarında....Padişahın kanı
    ısınmıştır bu adama, vezirin de keza... Meçhul nalıncıyı kefenler,
    tabutlar, musalla taşına yatırırlar. Ama namaz vaktine hayli vardır daha...
    Bir ara vezir sıkıntılı sıkıntılı yaklaşır.

    - "Sultanım" der. "Yanlış yapıyoruz galiba..."

    - Nasıl yani?..

    - Heyecana kapıldık, sorup soruşturmadan buraya getirdik cenazeyi. Kim
    bilir belki hanımı vardır, belki yetimleri?...

    - Doğru, öyle ya, neyse... Sen başını bekle, ben mahalleyi dolanıp geleyim.

    Vezir cüzüne, tespihine döner, padişah garip maceranın başladığı noktaya
    koşar.

    Nitekim sorar soruşturur. Nalıncının evini bulur.

    Kapıyı yaşlı bir kadın açar. Hadiseyi metanetle dinler. Sanki bu vefatı
    bekler gibidir.

    - "Hakkını helal et evladım" der. "Belli ki çok yorulmuşsun". Sonra eşiğe
    çöker, ellerini yumruk yapar. şakaklarına dayar... Ağlar mı? Hayır. Ama
    gözleri kısılır, hatıralara dalar belki. Neden sonra silkinip çıkar hayal
    dünyasından...

    - "Biliyor musun oğlum?" diye dertli dertli söylenir...

    Bizim efendi bir alemdi, vesselam... Akşamlara kadar nalın yapar... Ama
    birinin elinde şarap şişesi görmesin; elindekini avucundakini verir satın
    alırdı. Sonra getirip dökerdi helaya!..

    - Niye?

    - Ümmeti Muhammed içmesin diye...

    - Hayret...

    - Sonra, malum kadınların ücretlerini öder eve getirirdi. Ben sizin
    zamanınızı satın aldım mı? Aldım, derdi. Öyleyse şimdi dinleseniz gerek...
    O çeker gider, ben menkıbeler anlatırdım onlara... Mızraklı ilmihal.
    Hücceti İslam okurdum...

    - Bak sen! Millet ne sanıyor halbuki...

    - Milletin ne sandığı umurunda değildi. Hoş, o hep uzak mescitlere giderdi.
    Öyle bir imamın arkasında durmalı ki, derdi. Tekbir alırken Kabe'yi
    görmeli...

    - Öyle imam kaç tane kaldı şimdi?

    - işte bu yüzden Nisancıya, Sofulara uzanırdı ya... Hatta bir gün;

    - "Bakasın efendi" dedim. Sen böyle böyle yapıyorsun ama komşular kötü
    belleyecek. inan cenazen kalacak ortada...

    - Doğru, öyle ya?...

    - "Kimseye zahmetim olmasın" deyip mezarını kendi kazdı bahçeye. Ama ben
    üsteledim. "İş mezarla bitiyor mu" dedim. Seni kim yıkasın, kim kaldırsın?

    - Peki o ne dedi?

    - Önce uzun uzun güldü, sonra;

    - "Allah büyüktür hatun" dedi. "Hem PADİŞAHIN işi ne?"


    Başa Dön
    Profil

    Sonsuz_Nur
    Mesaj Başlığı: En büyük cömert
    MesajGönderilme zamanı: 23 Ekim 2005, 21:46
    Çevrimdışı
    Fast Friend
    Fast Friend
    Kullanıcı avatarı

    Kayıt: 22 Ağustos 2005, 12:03
    Mesajlar: 419
    Yaş: 34
    Önemli bir sefer hazırlığı yapılıyordu. Peygamberimiz s.a.v.herkesten yapabileceği yardımı en üst sınırda yapmasını istedi. Hz. Ömer r.a. bu isteğe uyarak büyük miktarda bir yardımla Hz. Peygamberin s.a.v. huzuruna çıktı. Hz. Peygamber s.a.v. sordu:

    - Ya Ömer r.a. , malının ne kadarını yardım olarak getirdin?
    Hz. Ömer r.a. cevap verdi:

    - Tam yarısını getirdim ya Resulallah, size getirdiğim kadar da geride var.

    Biraz sonra Hz. Ebû Bekir r.a. geldi. O da büyük bir yardımda bulundu. Hz. Peygamber s.a.v. ona da sordu:

    - Malının ne kadarını getirdin? Cevap verdi:

    - Tamamını getirdim ya Resulallah, evimde Allah ve Resulünün sevgisinden başka bir şey bırakmadım.

    Bunun üzerine Allah'ın Resulü şöyle buyurdu: Allah yolunda fedakarlıkta Ebû Bekir'i r.a. kimse geçemeyecek.
    scout*
    scout*
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 113
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 27
    Nerden : Ankara

    İbretli Hadiseler Empty Halife Hz.Ömer

    Mesaj tarafından scout* Cuma Mayıs 21, 2010 4:53 pm

    Halife Hz. Ömer bir gün kırbasını (su tulumu, su kabı) sırtına yüklenmiş, Medine'nin en kalabalık sokaklarında dolaşıyordu. Babasının sırtında kırba ile dolaştığı oğlu Abdullah'ın da gözüne ilişti ve kendisine yetişip sordu:

    - Baba sen ne yapıyorsun, koskoca halife sırtında kırba taşır mı, taşıtacak kimse mi bulamadın?

    - Oğlum, bunu taşıtacak adam bulamadığım için veya başka bir mecburiyet dolayısıyla taşıyor değilim. Nefsime gurur gelir gibi oldu, kendimi beğenir gibi oldum, sırf onu küçültmek için bu yola başvurdum.
    NaqeTiqy
    NaqeTiqy
    Administrator
    Administrator


    Mesaj Sayısı : 201
    Kayıt tarihi : 21/05/10
    Yaş : 28
    Nerden : Geldik bu Dünyaya:)

    İbretli Hadiseler Empty Geri: İbretli Hadiseler

    Mesaj tarafından NaqeTiqy C.tesi Mayıs 22, 2010 11:21 am

    Eline Sağlık Gardaşş

      Forum Saati Paz Mayıs 19, 2024 4:56 am